Aynı mıyız ?
Sanırsam hepimiz artık birer ekran bağımlısıyız, peki sadece ekran bağımlısı mıyız? O ekranın içinde
gördüklerimiz bizleri ne kadar etkiliyor, ne kadar peşinden gitmemize sebep oluyor?
Kalabalık bir caddede, hatta daha da spesifikleştirelim Bağdat Caddesi olsun, caddenin başından sonuna kadar yürüdüğünüzde gözünüze çarpan “farklı” bir şey var mı? Tahmin ediyorum ki hayır, ancak çok ünlü bir marka yeni bir mağaza açmadıysa… Caddede yürüyen insanların kombinleri, telefonları, oturdukları kafeleri, içtikleri kahveleri hatta konuştukları konuları bile farklı değil, çünkü artık hepimiz aynıyız.
Bir spor ayakkabı modeli trend ise ya da o ay Tiktok’ta hangi nail art viral olduysa herkesin ellerinde bunu görebiliriz. Peki bunu neden yapıyoruz? Neden Antep fıstığı bile sevmeyen insanlar Dubai Çikolatası için Ceviz Ağacı’nın önünde saatlerce kuyruğa giriyor, neden hepimiz aynı şeylere sahip olmazsak oyun için takımlar oluşturulmuş da biz dışarıda kalmışız gibi üzülüyoruz?
Eski resimlere, annemin gençlik fotoğraflarına baktığımda insanlar görüyorum, gerçek insanlar. Herkesin bir tarzı var, kiminin kıvırcık kısacık saçları var, kimi bandaları çok seviyor, biri renkli gömleklerden vazgeçemiyor. O zamanlar daha az ürün çeşidi olmasına rağmen bu çeşitlilik neden peki? Farklı zevklere sahip olmaktan tam olarak ne zaman vazgeçtik?
Sanırsam bu duygu biraz egolarımız ile bağlantılı. Sosyal medyada izlediklerimizin o kadar “ideal” olduğuna kanaat getirdik ki, onun aksi bir şey yapmak doğal olarak kötü, saçma gözükmeye başladı. Evinde robot süpürge, Dyson saç şekillendirici, Smeg su ısıtıcı, Airfry varsa sen tam bir insansın, yoksa yoksun… Egomuz bizim en iyisi olduğuma ikna etmeye çalışır ve bizler de en iyisi neyse ona sahip olmalıyız hissine kapılırız.
Bir diğer sebep ise sanat ilgimiz alakamızın çok düşük seviyede olması ve bunun da kreativitemize zarar veriyor olması. En son ne zaman bir sergiye gidip İnstagram’a gönderi ya da hikaye koymadan sadece eserleri inceleyerek gezdik? Ya da en son hangi konseri başından sonuna telefonu çıkartmadan sadece yanımızdakiyle anın ve güzelliğin tadını çıkartarak dinledik? Bir sanat eserinin o özgün güzelliğini dakikalarca hayranlıkla izleyemiyoruz, çünkü öyle bir sabrımız yok. Bizler artık 10 saniye dışında bir şeye bakamıyoruz, çünkü 11.saniyede kaydırmamız ve önceki içeriği unutup hafızamıza hiçbir şey kaydetmemiz gerekiyor, ya o eseri hikayemizde paylaşmalıyız ya da Tiktok çekmeliyiz ki gelen beğeni sayısı o eserin güzellik ve ilgi çekicilik seviyesini belirlesin. Aynı mıyız ?
Bu kalıplaşmış eleştiri cümleleri belki çok bayağı ancak ufak da olsa farkına varmak, mola vermek, kendimizi sonu olmayan bir yarışa sokmamak, kendimizi gerçekten kendi beğenilerimiz ile var etmek çok kıymetli.. Bunu kendimize hatırlatarak ve güzelliğin farklılıkta gizlendiğini kavrayarak bakalım dünyaya, hepimizin kendi evreninin başrolü olduğunu unutmayalım, binlerce farklılık varken bu evrende hepimiz tek bir yolda sıkışmayalım…
Comments